ANKARA – Kamuoyunda ‘9’uncu Yargı Paketi’ olarak bilinen kanun teklifi, Meclis Adalet Komisyonunda kabul edildi. Muhalefet partileri; İcra İflas Kanunu, Avukatlık Kanunu, Yüksek Öğretim Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu, Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu’nun da aralarında bulunduğu 20 farklı kanunda değişiklik öngören teklife ilişkin itirazlarını içeren şerh metinlerini hazırladı.
CHP, DEM Parti ve Saadet-Gelecek gruplarının şerhlerinde teklifin torba yasa usulüyle hazırlanması eleştirildi; ilgili kurum, STK, odalar ve siyasi partiler tarafından sağlıklı müzakere edilmesinin engellendiği ve yargıda reformun bu yöntemle yapılamayacağı ifade edildi.
TORBA YASA USULÜYLE HAZIRLANDI, KATILIMCILIK İLKESİ YOK SAYILDI
CHP şerhinde “Daha evvel de 8 kez Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçirilen yargı paketleri toplumun istek, ihtiyaç ve beklentilerine karşılık vermemiştir. Aksine, AKP döneminde yerleşik uygulama haline getirilen torba yasa tekniğiyle hazırlanan bu teklifler, adalet sisteminden beklentisi olan vatandaşlar tarafından büyük bir hüsranla karşılanmıştır” denildi.
CHP şerhinde, “Anayasa, Anayasa Mahkemesi kararları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanmadığı sürece yargıda reformdan söz etmek mümkün değildir” ifadeleri yer aldı.
SOYADI DÜZENLEMESİ ANAYASA’YA AYKIRI
Teklifle kadınların evlenmeden önceki soyadını kullanabilme hakkıyla ilgili de düzenleme yapılıyor. CHP şerhinde, bu düzenleme için AK Parti’nin ‘aile birliği’ savunması yapması hatırlatılarak şu ifadeler kullanıldı: “Kadın, öncelikle bir bireydir. Öte yandan, kadının evlenmeden önceki soyadını kullanmaya devam etmesinin aile birliğine nasıl bir zarar verebileceği hususunda da mantıklı ve tatmin edici bir açıklama yapılmamıştır. Kadının kocasının soyadını kullanmak zorunda bırakılması şeklindeki cinsiyet temelli ayrımcılığa dayanan bu teklif, Anayasa’nın ‘Kanun Önünde Eşitlik’ başlıklı 10. maddesinin birinci fıkrasında yer alan, herkesin cinsiyet nedeniyle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, ikinci fıkrada kadınların ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu ve devletin bu eşitliğin yaşama geçirilmesiyle yükümlü olduğu, belirtilen Anayasal düzenlemeye aykırılık teşkil etmektedir.”
‘AKP AYM İLE DALGA GEÇMEKTE’
Söz konusu düzenlemenin daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği, bu teklifle iptal edilen maddenin bir kelime hariç yeniden Meclis’e sunulduğu hatırlatılan şerhte, “AKP, Anayasa Mahkemesi’nin itiraz etmediği ve suçu olmayan tek kelimenin eş anlamlısını madde metninde değiştirerek AYM ile en hafif tabirle dalga geçmektedir. Böylelikle kadınların bir Anayasal kazanımı tekrar ellerinden alınmaya çalışılmaktadır. Devletin görevi, kadının hangi soyadını kullanacağına müdahale etmek değildir” ifadeleri kaydedildi.
‘AKP, AYM KARARLARINI AYAKLAR ALTINA ALARAK…’
AYM’nin iptal ettiği başka hükümlerin de bu teklifle yeniden Meclis’e sunulduğu belirtilen CHP şerhinde, şu örnek de verildi:
“AYM’nin iptal ettiği hükümler, birkaç kelime değişikliği ile yeniden getirilmek istenmektedir. İçerisinde bulunduğumuz 2024 yılında yasalaşan 8. Yargı Paketi ile ‘örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme’ fiili AYM kararına rağmen yok sayılarak aynen düzenlenmiştir. AKP iktidarı, AYM kararlarını ayaklar altına alarak “Suistimalci Anayasacılık” kavramını tam anlamıyla ülkemize yaşatmaktadır.”
OHAL’İN KAYYIM DÜZENLEMESİ OLAĞAN DÖNEMDE GENİŞLETİLİYOR, 2029’A UZATILIYOR
Teklifle, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ‘terörle’ bağlantılı şirketlere kayyım olarak atanmasına ilişkin hükmün süresinin dolacak olması nedeniyle Meclis gündemine getirildiği ancak süre dolması zorunluluğuyla düzenleme yapılırken kapsamın da genişletildiğine dikkat çekildi.
2016 yılındaki darbe girişiminin ardından gelen bu düzenlemenin ikinci kez uzatıldığı hatırlatılırken “OHAL dönemine ait bir düzenlemenin kapsamı, içerisinde bulunduğumuz ‘Olağan Dönem’de genişletilerek 2029 yılına kadar uzatılmak istenmektedir” denildi.
HAK İHLALLERİYLE İLGİLİ GETİRİLEN TEK ÇÖZÜM ORMANLIK ALANLARA CEZAEVİ YAPMAK
Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği ‘Devlet ormanlarında adli hizmet tesisi ve ceza infaz kurumu yapılması’ hükmünün de yeniden gündeme getirildiği belirtilen şerhte, yeni adli hizmet tesisi yapmak için devlet ormanlarının kullanılmasına devam edileceği kaydedildi.
CHP şerhinde, “Yargılamaların sıhhatini sağlamak yerine ülkeyi koca bir hapishaneye dönüştüren bu zihniyetin üretebileceği tek çözüm yolu da budur. AKP, toplamda 403 tane ceza infaz kurumunun 285 adedini kendi döneminde açmış olmak dolayısıyla takdir ve tebrik beklemektedir” ifadeleri kullanıldı.
DEM PARTİ: SOYADI DÜZENLEMESİ ANAYASA’YA AYKIRI
DEM Parti şerhinde de kadının soyadıyla ilgili AYM’nin iptal ettiği düzenlemenin teklifte yer almasının Anayasa’ya aykırı olduğu kaydedildi. Şerhte şu ifadeler kullanıldı: “TBMM tarafından yasa maddesinin iptalinden doğan yasal boşluğun doldurulması gerektiği halde aradan geçen bir buçuk yıldır düzenleme yapılmamış, 8. Yargı Paketi’nde yapılması gereken değişiklik yapılmamıştır. Anayasa Mahkemesinin kararının yok sayılıp aynı ayrımcı düzenlemenin yasa teklifine eklenmesi, Anayasa’nın 2., 11. ve 153. maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.”
ŞİRKETLERE KAYYIM: BAKANLIĞA/YÜRÜTMEYE YARGININ YETKİSİ VERİLİYOR
Türk Ceza Kanunu ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Kanunu’nda belirtilen suçlarla ilgili; şirketlere kayyım atanabilmesi düzenlemesinin Anayasa’ya birçok açıdan aykırı olduğu ifade edilen DEM Parti şerhinde, “İşlenen bir suçun tespiti, soruşturulması ve yargılama sonucu ceza verilmesi gibi yetkilerin asli birer yargı yetkisi olması karşısında, bütün bu sürecin yürütme organının bir bileşeni olan bakanlığın soruşturma iznine bağlanması, anayasa ile düzenlenen kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırılık teşkil etmektedir” ifadeleri kaydedildi.
TEKLİF METNİNİN TERCÜMESİ
Şerhte şu tespitler de yer aldı: “Teklif metninin halklar için tercümesi; tecrit politikalarında ısrar edileceği, bağımsız yargı ilkesine ilişkin sorunların derinleşeceği, kadın haklarının gaspına devam edileceği, cezaevindeki yüzlerce ağır hasta mahpusun ölüme terk edileceği, AYM kararlarına uymama halinin teamül haline geleceği, kısacası yargı alanındaki tüm soruların katlanarak devam edeceğidir.”
SAADET – GELECEK: ADALET BAKANLIĞI HAZIRLADI, AK PARTİ MİLLETVEKİLLERİ İMZALADI
Saadet – Gelecek Grubunun şerhinde paketin komisyon çalışmalarının 21 buçuk saat sürdüğü ve bu süre içinde yalnızca 45 dakikalık bir ara verildiği ve bu çalışma usulünün sağlıksız olduğu ifade edildi. Şerhte milletvekillerinin söz hakkının süre yönünden sınırlandığı ve muhalefet milletvekillerinin hiçbir önerisinin dikate alınmadığı kaydedildi.
Anayasa’ya göre kanun teklif etmeye milletvekillerinin yetkili olduğunun hatırlatıldığı şerhte, “Kamuoyunda 9. Yargı Paketi olarak adlandırılan kanun teklifinin milletvekilleri tarafından değil, Adalet Bakanlığı ve Bakanlık bürokratları tarafından hazırlandığını gösteren çeşitli veriler mevcuttur. Bilindiği gibi bizzat Adalet Bakanının kendisi, kamuoyuna yaptığı açıklamalarla Bakanlığın 9. Yargı Paketi üzerinde çalışmalarını sürdürdüğünü çeşitli vesilelerle ifade etmiştir. Bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi metnin içeriği, Adalet Bakanlığı bürokratlarınca hazırlanmış; Anayasanın öngördüğü biçimsel koşulları karşılamak üzere metin, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri tarafından imzalanmıştır. Bu yönüyle metin, Anayasanın 88’inci maddesine aykırıdır” ifadeleri kullanıldı.
SOYADI DÜZENLEMESİ GERİ ÇEKİLMELİ
Kadının kendi soyadını kullanmasının yeniden önüne geçen düzenlemenin, Anayasa Mahkemesi’nin aksi yöndeki kararına rağmen kelime oyunlarıyla teklife yerleştirildiği kaydedilen şerhte, bu maddenin geri çekilmesi gerektiği ifade edildi.
MASUMİYET KARİNESİNİN VE MÜLKİYET HAKKININ İHLALİ
Türk Ceza Kanunu ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Kanunu’nda belirtilen suçlarla ilgili; TMSF’nin şirketlere kayyım atayabilmesine ilişkin de şerhte, “Bu fevkalade karmaşık madde yazımından ciddi hukuki sorunlar doğacaktır. Bunlardan biri, kuvvetli suç şüphesine istinaden söz konusu şirketlere kayyum atanmasıdır. Dahası hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından olan ve Anayasamızın 38. maddesinde açıkça düzenlenen kurallardan biri de sanığın masumiyeti karinesidir. Bu karine de şüpheye istinaden herhangi bir kişiye cezai müeyyide uygulanamayacağını ifade etmektedir. Oysa kuvvetli şüpheye istinaden şirketlere kayyum atamak Anayasamızın 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkını ihlal edecektir” denildi.
YABANCI SERMAYE GELMEZ, YERLİ SERMAYE DÖNMEZ
Şerhte, bu maddenin yürürlüğe girmesi halinde yabancı sermayenin Türkiye’de yatırım yapmaya teşebbüs etmeyeceği, Türkiye’yi terk eden yerli sermayenin de dönmeyeceği kaydedildi.